Hayata Bakan Pencerelerimiz
‘Vaktiyle Hintliler karanlık bir ahıra bir fil getirip halka göstermek istediler. Hayvanı görmek için o kapkaranlık yere bir hayli insan toplandı. Fakat ahır o kadar karanlıktı ki gözle görmenin imkanı yoktu. Bu karanlıkta fil’e ellerini sürmeye başladılar. Birisinin eline kulağı geçti, ‘fil bir yelpazeye benzer’ dedi. Diğerinin eline hortum geçti ‘fil bir oluğa benzer’ dedi. Başka birisinin eline bacağı geçmişti, dedi ki ‘fil bir direğe benzer. Bir başkası ise sırtını elledi ve ‘fil bir taht gibidir’ dedi. Herkes neresini elleyip ne sandıysa fili ona göre anlatmaya koyuldu. Onların sözleri görüşleri yüzünden birbirine aykırı oldu. Birisi dal dedi, öbürü elif. Biri “a” derken öbürü “b” diyordu. Herkesin elinde bir mum olsaydı, sözlerinde bu kadar aykırılık olmazdı.’ (Mesnevi 3/2122)1