Geçmişte Yaşamak Gelecekte Kaybolmak

Günlük yaşamını sürdürürken kim geçmişte yaşamış olduğu kötü bir anıyı veya olumsuz bir yaşantısını hatırlamaz ki? Ya da şu anımızı yaşarken gelecekte olacak şeyler hakkında düşünmez ki? Bu dediklerimiz aslında günlük yaşam içerisinde olası ve de normal olarak gördüğümüz şeylerdir. Arada sırada veya zaman zaman bu durumları yaşamanın nesi kötü olabilir ki? diye içinizden geçirebilirsiniz. Peki bu durumda normal olmayan ya da olağandışı olan şey nedir? diye bir sormak gerekir. Burada bahsettiğimiz şey,  şimdiki hayatımıza uyumumuzu bozacak bir şekilde geçmiş ve de gelecek arasında hapsolmaktır.. Bir anlamda “geçmişte kalmak” ve “gelecekte yaşamak”tır..

Geçmişte kalan insan sürekli olarak ‘keşke’lerle ‘ah’lar ile ‘vah’lar ile ve de pişmanlık veya suçluluk duygularıyla yaşarken; gelecekte yaşayan insan ise daha çok ‘ya olursa’ veya ‘nasıl olacak’ düşüncesiyle birlikte eşlik eden endişe ve kaygılarla yaşamaktadır. Bu anlamda özellikle geçmişteki olumsuz yaşantı ve olayları düşünerek kişi kendini daha çok üzebilmekte hatta depresyon gibi bir psikolojik rahatsızlığa kadar durumu götürebilmektedir. Diğer taraftan sürekli olarak gelecekte olacaklar ile ilgili yoğun düşüncelere sahip olarak da endişe hali ile birlikte yine kaygı bozukluğu gibi bir psikolojik rahatsızlık ile karşı karşıya kalınabilmektedir. Kısacası, üzüntü ve depresif duygudurumu sürekli geçmişi düşünerek; endişe ve kaygı da hep gelecekte olanlara odaklı yaşanarak beslenmektedir bir nevi..

Bir tarafının geçmişte takılıp kalmışsa, diğer tarafının ise gelecekte kaybolmuşsa şimdide sen yoksun demektir ki bu durum herhalde yaşanılabilecek en sıkıntılı durumlardan birisidir. Çünkü geçmiş, adı üstünde geçmiş zamanda yaşanıp olup bitmiş, ‘gelmiş ve de geçmiş’ olan birşey.. Ne kadar istesek de geçmişe dönüp bu yaşantılarımızı değiştiremeyiz, onlara hiçbir şekilde müdahale edemeyiz. Gelecek ve gelecekte yaşanılacaklar da yine tamamen bizim kontrolümüzde olan veya bizim elimizde olan birşey değildir; gelecekte olacak durumları ancak şimdi, şu anımızdaki yaşantılarımız üzerinden önemli bir noktaya belirleyebilmekteyiz. Yine geçmişteki olumsuz yaşantı ve de deneyimlerimizin şimdiki hayatımıza olan etkilerini aynı şekilde şu an kontrol etme veya değiştirme gücüne sahibizdir. Şu ana odaklanmak yerine geçmişte takılıp kalmak veya gelecekte boğulmak bir nevi kontrol edemeyeceğimiz veya değiştiremeyeceğimiz alanlar üzerinde boşa kürek çekmeye benzemektedir. Ve bunları yaparken de hem enerjimizi hem de zamanımızı ‘şu anda’ yapacaklarımıza aktarmak şansını da elimizden kaçırmış olmaktayız.

Evet geçmişi görmezden gelemeyiz, belki hatalarımız ve yanlışlarımız da vardır ve onları da yok da sayamayız; ama geçmişle yatıp kalkmak şu an kendimizi olumsuz duygulara yönlendirmek ve de şimdiki anımızı işlevsiz değerlendirmek dışında bir işe de yaramamaktadır. Yine geleceği de düşünmek tabiki de gerekli; ama geleceği düşünmek yerine gelecekte yaşamaya başlamak, hiçbir zaman ‘an’da kalamamak, bir anlamda yok olmaktır.. En kötüsü de ikisini birlikte yaşayıp arada kaybolmak olsa gerek.. Bu yüzden geçmişin etkisinden sıyrılıp çıkmak, geleceğin endişeli bataklığını da kurutmak bizler için en önemli kurtuluş en büyük özgürlüktür.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

− 1 = 1