Ayrılığın Psikolojisi

Bir ayrılık yaşadıktan sonra daha önce hiç o kadar dikkat etmediğiniz belki de daha önce yüzeysel olarak görüp geçtiğiniz ince ayrıntıları daha net görmeye, bazı şeylere daha fazla dikkat etmeye başlarsınız.. O gün iş yerinde oda arkadaşınızın duygusal parçalar dinlemesini veya ‘uzun bir aradan sonra bir pop grubunun yas sürecini anlatan şarkılarını özlediğini’ söylercesine açıp dinlemesini kendinize özel olarak yapılmış bir davranış gibi hissedebilirsiniz.. Sosyal paylaşım sitelesinde paylaşılan ve çok klasikleşen aslanlar arasında kaldıktan sonra daha sonra arkadaşları tarafından yanlız bırakılmayarak ve destek çıkılan bir bufalo’nun kurtuluşu ile ilgili video’nun sonunda not olarak düşülen (“Kalabiliyorsan sonuna kadar beraber.. Ben yerine biz olabiliyorsan eğer.. Arkada bırakmıyorsan kimseyi ne olursa olsun.. İşte o “birlik” için savaşmaya değer..”) sözlerini bile ‘kendi üzerinize almaya başlayabilirsiniz.. Sizin açınızdan durum o derece vahimleşir yani (!) Aslında ”algıda seçicilik” bu dönemde algılamalarınızın merkezinde yer almakta ve adeta sizlere bir çeşit oyun oynamaktadır. Sanki her şey inadınıza ve siz ayrıldığınız diye bu şekilde vuku bulmaktadır.. Yine bu dönemde ‘bilişsel üçlü’ olarak nitelendirilen; kendinize (‘tek başıma yapamam), diğerlerine ve dünyaya (‘benimle ilgilenen ve bana önem veren hiç kimse yok’), ve de geleceğe ilişkin (‘artık kimse beni böyle sevmeyecek’) şeklinde ortaya çıkan bazı düşünceler ile yoğun bir şekilde karşılaşabilirsiniz.

Artık belki önceden sizin için boş ve sıradan olan şeyleri artık ilginç bir şekilde daha anlamlı şeyler olarak görüp öyle yorumlarsınız.. Önceden olsaydı ‘Zaytung’da haber olarak verilen ‘kadının gelinliği’ne uygun damat adayını seçmeye çalıştığı’  haberini belki onunla paylaşıp takılmak ve gülmek isterken, bu kez bunu tıklayıp açmak bile istemezsiniz.. Çünkü bunun bu kez canınızı acıtacağını bilirsiniz.. Bunları özellikle ilk günlerde doğal olarak daha yoğun olarak yaşarsınız ve bu günlerin zaman ile azalıp belki tamamen geçmese de hayatınızda bu kadar yeri olmayacağını da bilirsiniz.. Bilirsiniz bilmesine de hem bu gerçeği kabulenmek de istemezsiniz. Herkes için değil; ama bazıları için artık kısır döngüler ile devam edecek olan bir süreç başlamıştır diyebiliriz; içe kapanmalar, ilgi ve istek kayıpları gibi bir dizi gelişen farklılıklarınızı gözlemleyebilirsiniz. Aslında bu süreci bir yas süreci gibi yaşayanlar da söz konusu olabilmektedir. belki şok ile karşılanan, inkar ile başlanılan sonrasında öfke, pazarlık ile devam edilen bir aşamasında depresyonun da görülebildiği ama sonrasında kabullenmenin gerçekleşmesi beklenilen bir süreçten bahsediyoruz aslında. Her ne kadar herkes bu evreleri farklı şekillerde ve kendine özgü yaşasa da bir şekilde bunlar ayrılık sonrasındaki süreçte de bazı kişiler tarafından daha yoğun ve ağır bir şekilde yaşanabilmektedir.

Bu süreçte, yakın çevrenizde bulunan insanların her ne kadar size destek olmaya çalışsalar bile sizi tam olarak anlayamadıklarını düşünebilirsiniz. Ama yine de bu süreçte ‘sosyal destek’ sizin için çok önemlidir, etrafınızda sizi destekleyen insanların olması gerçekten de önemlidir.. belki söylenenlerin bir çoğunun objektif bir bakış açısından çıkan sözler olmadığını, sizi rahatlatması için söylenen şeyler olduğunu da bilirsiniz; ama yine de bunları duymak size bir nebze de olsa iyi gelir..

‘Tebdil-i mekanda ferahlık vardır’, deyişinden de hareketle bir süreliğine de olsa yaşadığınız şehirden, evinizden uzaklaşmak, düşüncelerinizden ve anılarınızdan kaçmak ve kaçınmak istersiniz.. Yani bu süreçte farklı şeyler yapmanın size ne kadar iyi geleceğini bilirsiniz; ama hem bu süreçte bir şey yapmak istemediğinizden hem de şu an için bunu yapacak gücü kendinizde belki kendinizde göremediğinizden yerinizden kıpırdamak bile istemezsiniz.. Aynı zamanda zihniniz ve bilişsel çarpıtmalarınız da sizinle bu süreçte de beraberdir, gitmek istediğiniz bir şehir, bir yer ile illa onunla aranızda bir bağ kurarsınız ve o yüzden de o yerlere de gitmek istemezsiniz. Bu süreçte psikolojideki ‘klasik koşullanma’nın ilkelerini ve bizzat kendisini hayatınızın birçok alanında yoğun olarak yaşarsınız.. Sizin için nötr olan yerler, eşyalar, kişiler ve şehirleri artık hep bir şey veya bir şeyler ile eşleştirmeye ve hatırlamaya başlarsınız.. Aslında ilk kez ayrılan, ayrılık sürecini yaşayan siz değilsinizdir; ama bir ergenin dünyasındaki egosantrik düşünce gibi, sadece bunu ilk kez ve bu kadar sizin yaşadığınızı sanırsınız.. Diğer taraftan bunun da yine geçici bir süreç olduğunu bilirsiniz, bir süreçtir; ancak bireyseldir, algılanması da yorumlanması da ve yaşanması da bireyseldir. O yüzden herkes bu süreci benzer şekilde yaşıyor gibi gözükse de yine de süresi ve içeriği ile hissettirdikleri açısından bireyseldir.. Çünkü bireylerin bu ayrılığa ilişkin yükledikleri anlamlar, yorumlar ve de değerlendirmeleri farklıdır. Bununla birlikte gerçekçi olmayan ayrılığa ilişkin inançların da bulunması, bireylerin bu süreci kendilerine özgü yaşamalarına neden olmaktadır.

Bütün bunlar ile birlikte özellikle ilk başlarda bir şeyi veya bir kişiyi özellikle unutmaya çalıştıkça, onu içinizde bastırmak için özel çaba harcadıkça çok daha fazla bir şekilde hatırladığınızı ve aklınıza getirdiğinizi bilirsiniz (bilmiyorsanız da şu anda fark etmiş olmalısınız  ), ama yine de dediğim gibi bu süreçte bunları bilmeniz çok da önemli olmadığını; önemli olanın bu bildiklerimizi ve farkında olduğumuz farkındalıklarımızı kendi yaşantımıza ne kadar uyarlayabildiğimiz olduğunu da fark edersiniz.. Daha sonra başkalarının size “biliyorum, farkındayım evet saçma.. ama yine de yapamıyorum  elimde değil ama napayım..” diye dediklerini hatırlar hem tebessüm eder hem de gerçekten de bu durumu şimdi çok daha iyi anlarsınız.. ”Evet değişim farkındalık ile başlar, fark etmediğimiz bir şeyi değiştirmek veya iyileştirmeye çalışmayız, onunla mücadele etmek için çaba göstermeyiz.. Ama sadece farkında olmak ve bilmek de bir yere kadar işe yaramaktadır; önemli olan bunu hayatında yani şu anda olduğun gibi karşılaşmış olduğun gerçek bir sorun karşısında kullanabilmektir. Yoksa hayatınızdaki en önemli farkındalıklarınız tek başına bir sorunun çözümü için yeterli olmayacaktır..” İşte bütün bu dediklerimi de bilirsiniz.. Bilirsiniz bilmesine ama yine de bununla yetinemezsiniz.

Aslında başkalarına söylediğiniz ve ayrılık süreci sonrasında yapmamanız gerektiğini de bildiğiniz birçok şeyi siz kendiniz yapmaya çalışırsınız.. Onu hatırlatan bir süs eşyasını özellikle buzdolabına yapıştırmaya çalışırsınız.. Kendinizce aslında bu durumu kabullenmemeye çalışırsınız.. Bir nevi dediğim gibi yas’ın evrelerini yaşamaya başlarsınız.. Sonuçta, bazı insanlar için, hayatından birinin çıkmış olması da bir kayıp’tır bir nevi.. Tabiki de bunun hiç de kolay olmadığını da bilirsiniz ve bunu görmeye de başlarsınız; ama yine de başarabilirsiniz bu süreci belki hafif sıyrıklar ile atlatır ve yaralarınızı bir şekilde sarmaya çalışırsınız.. Ama yine de bunları yaparken ‘ayrılığa ilişkin gerçekçi olmayan’ düşünceleriniz sizin yakanızı uzun bir süre bırakmayacaktır..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

66 − = 58